Modernliğin İkircikli Serüveni çıktı. Modernliğin serüveni bir bakıma dünyanın son beş yüz yılda yaşadığı değişim ve dönüşümün hikâyesidir. Bu, bir tek ve tutarlı bir hikâye değil elbette. Nereden bakıldığına bağlı olarak, kimine göre cennet, kimine göre cehennem. Sadece farklı veya çatışan fikirleri değil, birbirine zıt pek çok süreç ve unsuru içeriyor. Teknik başarıların yanı sıra, insani ve toplumsal bakımdan vaat ettikleri ve sonuçları arasında büyük çelişkiler ve tutarsızlıklar barındırıyor.
Modernliği konuşmak dün, hâkim paradigmanın bir gereğiydi. Ve daha ziyade olumlu yönleri ve vaatleri ön plandaydı. Bugün ise artı ve eksileriyle beraber konuşulmayı gerektiriyor. Çünkü modernliğin geleneksel dünyaya etkisi bir jilet gibi keskin, bir balyoz gibi yıkıcı oldu. Post modern veya modern sonrası dünyaya etkisi ise adeta bir sel baskını niteliğinde. Geride bıraktığı ağır yük bugün de dünyanın dört bir köşesinde kendini derinden hissettiriyor. İdeolojik çatışmalar, çevre sorunları, iklim krizleri, yıkıcı savaşlar, göç ve mülteci sorunları, salgın hastalıklar, teknolojideki devasa hamleler ve yapay zekâ… Bu meseleler modernliğin vaat veya sonuçlarının sadece bir kısmı.
Modernliği Batı dünyasının kendisiyle birlikte dünyayı dönüştürme süreci olarak okumak yanlış olmaz. Fakat yine de, bu hususta ihtiyatlı olmak gerekir. Çünkü Batı ve Batı dışı dünya ayrımı, olup bitenleri kısmen anlamak için uygun bir kavram seti sunarken, bir yandan da gerçeği eksik veya çarpık görmeye yol açabilir. Bu noktada, oryantalizm, self oryantalizm ya da oksidentalizm tartışmalarını hatırlatmakla yetinelim.
Bu çalışma modernliğin düşünsel kaynaklarını ve tarihsel seyrini ele almaktadır. Fakat modernliğin tarihi farklı toplum ve kültürlerin modernleşme, yani kendilerini modernliğe uyarlama çabalarını da kapsar. Türkiye’nin, Osmanlı’nın son döneminden itibaren izlediği inişli çıkışlı rota gibi. Bu yüzden modernliğe dair incelemeler, modernleşmenin de çelişki hallerini okumak için güçlü bir çerçeve sunar. Bu şekilde, Osmanlı modernleşmesi ile Cumhuriyet dönemi modernleşme çabalarının ortak noktalarını, süreklilik veya kesintilerini görebiliriz. Hatta günümüz ile geçmiş dönemler arasındaki süreklilik ve kopuşları da anlamlandırmak mümkün olabilir. Örneğin, toplumumuzda son zamanlarda rastlanan, kurgu ürünü tv dizilerini veya filmlerini, kılıç-kalkan kuşanarak izleyip dünyaya nizam vereceğini düşünen sosyal psikolojinin mahiyeti de bu şekilde anlaşılabilir.
Daha önce kitap bölümü olarak yayınlanmış olan bu çalışmayı, modernliğin fikri arka planına dair bir perspektif sunması amacıyla ayrı bir kitap olarak okurla buluşturuyoruz.
Kültür dünyamıza mütevazı bir katkı olması dileğiyle.
H. Emre Bağce
Ekim 2021 / İstanbul